Slumpflasyon
TÜİK verilerine göre Ağustos 2018
itibarıyla, işsizlik oranı yüzde 11,1
oldu. İstihdam edilenler ile işsizlerin tümünün oluşturduğu toplam işgücü 33
milyona yakın insandan oluşuyor. Bunun yüzde 11,1'ini oluşturan yaklaşık 3,7
milyon kişi işsiz.
Resmi işsizlik oranının geçen yıl
sonunda yüzde 10,4 ve geniş işsizlik oranının yüzde 15,9 olduğunu dikkate
alırsak işsizlik oranının her iki tanım çerçevesinde de ciddi artış gösterdiği
ortaya çıkıyor.
Ekim ayı sonuçlarının
açıklanmasıyla bütçenin ilk 10 ayda 62,1 milyar TL açık verdiği anlaşıldı. Bu
miktar yaklaşık yüzde 1,7 oranında bir bütçe açığı/GSYH
oranına işaret ediyor.
Bu açığın yıl sonunda yüzde 2
dolayında olması bekleniyor. Yüzde 2 oranındaki bir bütçe açığı korkutucu bir
açık değil.
Buna karşılık açığın artış hızı
ve enflasyon düzeyinin yüksekliğine yapabileceği olumsuz katkı gelecek için
endişeleri artıran bir görünümü işaret ediyor.
2016 yılında 29 milyar TL olan
bütçe açığı 2017 yılında ekonomiyi canlandırmak için yapılan teşviklerle 47,4
milyar TL'ye yükselmişti.
Bu kez 2018 yılının ilk 10 ayında
açık 62,1 milyar TL'ye tırmanmış bulunuyor. Bu açığın üzerine son 2 ayın
açıklarının da geleceği dikkate alındığında artışın ciddiyeti önem kazanıyor.
Asıl dikkat çeken konu faiz dışı
fazlanın hızla azalmakta oluşudur. 2016 yılında 21 milyar TL olan faiz dışı
fazla, 2017 yılında 9,3 milyar TL'ye düşmüş bu yılın ilk 10 ayında ise 2,6
milyar TL olmuştur.
Borç stokunun finansmanında en
önemli sigorta konumunda olan faiz dışı dengedeki bu olumsuz gidiş geleceğe
ilişkin beklentiler açısından endişe yaratıcıdır.
Eldeki bu iki veriden hareketle
ekonominin gidişi hakkında genel bazı çıkarımlar yapabiliriz. Öncelikle
işsizlik oranlarına 2013'den bu yana bir tablo eşliğinde bakalım.
Yıllar
|
Resmi İşsizlik (%)
|
Geniş İşsizlik (%)
|
2013
|
9,0
|
12,6
|
2014
|
9,9
|
13,9
|
2015
|
10,3
|
15,5
|
2016
|
10,9
|
16,4
|
2017
|
10,9
|
16,2
|
2018
|
11,1
|
16,6
|
(Kaynak:
TÜİK, İşgücü İstatistikleri)
Tablo bize 2017 yılında
ekonomiye, vergi indirimleri, SGK prim katkıları, Kredi Garanti Fonu
aracılığıyla yapılan teşviklerin işsizlik üzerinde pek fazla bir etkisinin
olmadığını, işsizlik oranının yüzde 10'un altına bir daha düşürülemediğini
gösteriyor.
Ekonominin henüz büyüme içinde
olduğu yılın bu ilk 8 ayında işsizlik oranının bu düzeye yükselmesi sonraki
aylarda büyümede ortaya çıkan ivme kaybıyla çok daha karamsar bir görünümün
ortaya çıkacağını gösteriyor.
Bütçe verileri de benzer bir
tabloyu sergiliyor. Maliye Bakanlığı Bütçe Gerçekleşmeleri
Tablolarına göre 2018 yılının ilk 10 ayında bütçe gelirlerindeki
artış (yüzde 19,5) enflasyonun (yüzde 25,24) oldukça gerisinde kalırken bütçe
giderlerindeki artış (yüzde 23,3) enflasyona yakın bir artış sergilemiş bulunuyor.
Özellikle faiz giderlerindeki
artış (yüzde 29) dikkat çekici. Uzun süredir önemli bir yükseliş sergilemeyen
faiz giderlerinin hızlı bir artış trendine girdiği görülüyor.
Vergi gelirleri toplamda
enflasyonun çok gerisinde kalırken özellikle dahilde alınan KDV ve ÖTV gibi
satışlar üzerinden alınan vergilerde görülen çok düşük artışlar iç piyasada
nasıl bir durgunluk yaşandığının en belirgin göstergeleri olarak karşımızda
duruyor (KDV ve ÖTV'de yapılan indirimlerin ilk 9 ayda söz konusu olmadığına dikkat
edilmeli)
Öte yandan ithalde alınan KDV'nin
enflasyondan çok daha hızlı bir artış sergilemiş olması ise tümüyle kur
artışının bir sonucu olarak çıkıyor.
Gerek işsizlik oranındaki artış
gerekse bütçe açığı bize önümüzdeki dönemde ekonomide yüksek enflasyonla
birlikte küçülme yani slumpflasyon yaşama
olasılığımızın arttığını gösteriyor.
Kaynak: Mahfi EĞİLMEZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder