Dolar
Dünya Parası Olarak Kalmaya Devam Edebilir mi?
Dolar nasıl dünya parası oldu başlıklı
yazımda bunun başlıca üç nedeni olduğunu vurgulamıştım:
(1) Doların en uzun süreyle
altın karşılığı basılan para olması.
(2) Petrol ve altın gibi çok önemli iki
malın Dolarla fiyatlandırılıyor olması.
(3) ABD’nin dünyanın en büyük ekonomisi
olmasının da etkisiyle dünya ticaretinde ve dünya finans siteminde en yüksek
paya sahip olması.
1971 yazından bu yana Doların, tıpkı
diğer kâğıt paralar gibi hiçbir karşılığı bulunmuyor. Doların 1971’e kadar
altın karşılığı basılmış olmasının yarattığı itibari etki de artık eskisi kadar
güçlü değil. Bunun nedenlerinden birisi de küresel krizde ABD Merkez Bankası
Fed’in dünyayı Dolara boğmuş olması. Bu şekilde piyasaya sürülen Dolarlar,
ABD’de pek piyasaya çıkmadı, daha çok bankaların kasalarında kaldı ama dünyaya
dağılan bölümü özellikle gelişmekte olan ekonomilerde ciddi enflasyonist etki
yarattı. Doların bu şekilde kullanılması, ABD içinde olmasa bile dışında, Dolar
konusundaki tartışmaları artırdı.
Bu
itibar kaybına karşın petrol ve altın, Dolarla değerlendirilmeye devam ediyor.
ABD’nin, bunu devam ettirebilmek için körfezde dolaylı egemenliğini sürdürmesi
gerekiyor. Amerikan yönetimlerinin bu bölgede sürekli düşmanlar yaratması,
onlarla çatışmaya girmesi, müttefikleri yanında tutmaya çabalaması, ortadoğuya
yönelik yeşil kuşak ve Büyük Ortadoğu Projesi gibi projeler geliştirmesinin
altında bu yatıyor. Bölgede yarın öbür gün ABD’nin etkisinden uzaklaşacak
gelişmeler yaşanırsa işler değişebilir.
Dolar, dünya parası düzeyine çıkarken
ABD dünyanın en güçlü ekonomisiydi ve dünya ticaretinde ve finans sisteminde
bir numaralı ekonomiydi. Bugün o konumda mı? Bunu inceleyelim.
ABD
|
Çin
|
Japonya
|
Almanya
|
|
GSYH
|
1
|
2
|
3
|
4
|
GSYH, SAGP
|
2
|
1
|
3
|
5
|
İhracat
|
2
|
1
|
4
|
3
|
Uluslararası Rezervler
|
4
|
1
|
2
|
11
|
Tablo bize ABD’nin hala dünyada önemli
bir yere sahip olduğunu, buna karşılık özellikle Çin’den gelen bir meydan
okumayla gücünün eski düzeyinde olmadığını gösteriyor. Öte yandan artık Doların
karşısında giderek güçlenen bir Euro var. Henüz o kadar güçlü olmasa da Yuan da
aynı yolda ilerliyor.
Belçikalı iktisatçı Robert Triffin,
1960 yılında ortaya koyduğu hipotezinde, cari açık veren ABD’nin, bu açığı
kapatmak için Dolar basacağını ve insanların, ABD hazine kasalarındaki altının
bu kadar Doların karşılığını vermeye yetmeyeceğini düşüneceğini, bunun da
Dolara duyulan güveni düşüreceğini ön sürmüştü. Cari açığı kapatmak üzere Dolar
basmakla Dolara güven sağlamak arasında oluşan bu çelişki Triffin Çelişkisi
adıyla anılıyor. Triffin bu değerlendirmeyi yaptığında Dolar hala altın
karşılığında basılıyordu. 1971’de Doların altın karşılığı kalkınca işler biraz
değişti. Fed, küresel krizle birlikte uyguladığı parasal genişleme (QE) politikası
sonucunda, piyasalara milyarlarca Dolar dağıttı. Bu dönemde bir yandan ABD cari
açığı düşerken (2006 yılında GSYH’nın yüzde 6’sından 2015 yılında GSYH’nın
yüzde 2,5’ine düştü) bir yandan da Dolar, rezerv para olarak itibarını artırdı
(6 önemli paraya karşı oluşturulmuş bulunan Dolar Endeksi 2006’da 90 iken
bugünlerde 95 düzeyinde bulunuyor.) Bir başka ifadeyle Doların bollaşması hem
ABD cari açığını düşürdü hem de Doların itibarını yükseltti. Özetle Triffin
Çelişkisi değil, tam tersine pozitif bir ilişki ortaya çıktı. Buna karşılık
bunun sonsuza dek böyle gideceğini söylemek elbette mümkün değil.
Bütün bunlar bize Doların, geçmişe göre
itibar kaybına uğrasa bile, bugünden yarına dünya parası pozisyonunu kolay kolay
kaybetmeyeceğini gösteriyor. Doların dünyadaki yerini yitirmesinin ne kadar
sürede olacağını ABD belirleyecek. ABD’nin özellikle Trump sonrasında başlayan
ciddi itibar kaybı ekonomisine de itibar kaybettiriyor. ABD, kendi önderliğinde
gelişen uluslararası serbest ticaret sistemini kendisi terk etmeye ve yeni
korumacılık denilen ithal ikameci politikalara dönmeye uğraşıyor. Böylece
kapitalizmin liderliğini de yavaş yavaş yitiriyor. ABD, ekonomide, uluslararası
ilişkilerde ve dünya liderliğinde ne kadar hızlı gerilerse Dolar da o kadar
hızlı zemin kaybedecek. Trump’ın bu gerilemeye 2 yıllık katkısı, Bretton Woods
sisteminin çöküşünden bu yana yapılmış en büyük katkı gibi görünüyor.
Kaynak: Mahfi EĞİLMEZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder